25 Aralık 2010 Cumartesi

KISKANÇLIK -- Baba-oğul yarışta

Orta boylu siyah saçlı etine dolgun ama şişman olmayan bir genç kızım. Adım Tuçe. Şu an 26 yaşındayım. Bundan 2 yıl önce ben 24 yaşındayken başımdan geçenler gerçekten de
inanılacak gibi değil...
Benden 2 yaş küçük kardeşim Zeki ile her zama iyi ablakardeş ilişkilerimiz olmuştur. Birbirimize son derece bağlıyızdır. Bundan iki yıl önce, İzmir’deki evimizde anne ve babamızla oturuyorduk. İkimiz de üniversite öğrencisiydik. Kardeş kardeş geçinip giderken bir gün o tuhaf hadiseyi yaşadım. Bir öğleden sonra üniversitedeki dersten çıkmış eve gelirken Zeki’yi gördüm. Parkta oturuyordu. O beni görmemişti. Yanına gitmek için o tarafa yöneldiğim sırada, yanındaki kızı farkettim. Birbirlerine sarıldılar ve öpüşmeye başladılar. Kız, sarı saçlı mavi gözlü uzun boylu fıstık gibi bir şeydi...O an duraladım. Sanki ayaklarımın altındaki yer sarsılıyordu.. Aman Tanrım! Bana ne oluyordu böyle? Kardeşimi bir kızla görmek neden beni bu kadar etkilemişti? İçimden o kızın saçını başını yolmak geçiyordu. Kendimi eve zor attım.
Eve gelince odama geçtim ve yatağıma uzandım. Bana ne olmuştu? Sanki kardeşimi o kızdan kıskanıyor gibiydim. Ama nasıl? O benim kardeşimdi. O kızı öyle ateşlice öpmesi neden
beni çılgına çevirmişti? Böyle düşünüp dururken dudaklarımdan istemsiz bir cümle dökülüverdi..”Keşke kardeşim olmasaydın…” Evet. Sanırım kardeşim olmasaydı, onun olmak
isterdim. Sadece o kadar mı? Hayır. Benim kardeşim olduğu halde onun olmak istiyordum. Bu aykırı bir şeydi. Ama sanırım hissettiklerim bunlardı. O kızı aşkla öpüşü geldi gözümün
önüne. Beni de öyle öpmesini ne kadar istiyordum. Kararımı vermiştim. Onu tavlayacaktım. Aklını başından alacak ve ona marifetlerimi göstererek o kızı unutturacaktım. Tabi bu o kadar
kolay olmayacaktı. Ona her şeyimi sunmalıydım. Evde daha rahat kıyafetlerle dolaşmaya başladım. Asla sütyen takmıyordum. Memelerim bıngıl bıngıl oynuyorlardı. Bir akşam salonda tv seyrederken yanına oturdum. Başımı göğsüne yasladım ve boynuna sarıldım. Aslında bunlar hep yaptığım şeylerdi. Ama bu kez, o da ben de heyecanlanmıştık. Ben heyecanlıydım, çünkü niyetim belliydi. O heyecanlanmıştı çünkü derin dekolteli ve bir omzu düşmüş tişörtümün üzerinden neyim var neyim yok görünüyordu. Yanına iyice sokuldum. Ayaklarımı topladım. Sımsıkı sarıldım ona. Vücudum ateş gibiydi. “Seni seviyorum” dedim.
Bana, “Ben de seni abla” diye karşılık verdi. Gözlerinin içine baktım ve “Büyüyorsun” dedim. Koca adam oluyorsun. Seni dün parkta bir kızla gördüm.”
Mahçup olmuştu yüzü kızardı. Yanağını okşadım.
“Seni utandırmak için söylemedim…” dedim. “Tabi ki kızlara ilgi duyman normal. Ama sana bir abla tavsiyesi vereyim:
Güvenebileceğin bir kız seçmelisin.”
Sonra çapkın bir gülümseme ile:
“Üstelik güzel ve ateşli olmalı.” diyerek okkalı bir öpücük kondurdum yanağına.
“Etrafına iyi bak. Senin için yananları bul…” dedim ve iyi geceler dileyerek odama gittim. İmalarımı anlamış olmalıydı. Ama hiç bir hareket gelmedi. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Kendimi ona teslim edecektim. Gece olmuş herkes yatmıştı. Babamın da uyuduğundan emin olunca Zeki’nin odasına girdim. Yatıyordu. Üzerimde ince beyaz ve eteği kısa bir gecelik vardı. Beni görünce yerinden doğruldu zeki. Ama o pozisyonda kalakaldı. Çünkü arkamdan vuran ışık, neyim var neyim yok gösteriyordu. Yanına gittim ve yatağa oturdum. Eteğim hafif sıyrılmıştı. Zeki bana bakıp gülümsedi:
“Senin derdin ne abla?” diye sordu. “Kaç gündür böylesin. Böyle gidersen başına kötü şeyler gelebilir.”
O böyle deyince, yanağından öptüm. Bana. “Söylesene” dedi. “Sen kendini düzdürmek mi istiyorsun? Bir erkekle bu kadar oynanmaz ki? İnan kendimi zor tutuyorum”
— Tutma o zaman hayatım. Arzularını serbest bırak. Bu arsız kıza göster gününü.
Bacaklarımı okşamaya başladı. Bir yandan da dudaklarımı öpüyordu. Müthiş şeyler
hissediyordum. Ona daha fazlasını vermeliydim.
“Bekaretimi al” dedim ona. “Kızlığımı sana vermek istiyorum...”
Zeki hem şaşırmış hem de sevinmişti. Yatağa sırt üstü uzandım. Bacaklarımı araladım.
“Hadi Zeki” dedim. “Al kızlığımı...”
O sırada olabilecek en kötü şey oldu. Babam içeri girdi ve biz o vaziyette yakaladı. İkimiz de çok korkmuştuk. Yanımıza yaklaştı. Bana bakıp:
“Kaç gündür böyle bir şey olacağını tahmin ediyordum” dedi. “O iç gıcıklayıcı giysiler hep bunun içindi...Zeki’yi tavlayabilmek için...”
Yanıma oturdu. “Size kızmayacağım.” dedi. “Ama bir şartım var. Kaç gündür Zeki gibi beni de baştan çıkarttın. Ben de senin tadına bakmak istiyorum.”
Ben biraz rahatlamıştım. Babamın boynuna sarıldım.
“Tabi baba” dedim. “Neden olmasın” babam sözlerine devam
etti:
“Yalnız bir şartım daha var. Kızlığını ben bozacağım...”
Zeki ayağa fırladı:
“Olmaz baba!” dedi. “Ablam bekaretini bana verecek. Bu şerefi sana bırakmam.”
— Ben dururken bunu sen alamazsın! Ben onun babasıyım. Ben onu bozup biraz tadına baktıktan sonra ne yaparsan yap!”
Ortalık iyice karışmıştı. Normalde namusumu korumakla görevli iki kişi biri babam biri erkek kardeşim benim bekaretimi bozmak için yarışa girmişlerdi. Aralarına girdim.
“Pekala” dedim. “Durun bakalım. Kızlığımı aynı anda ikinize de vereceğim.”
Hepimiz soyunduk. Babam ve Zeki, bacakları birbirlerine karşılıklı gelecek şekilde yatağa uzandılar. Bacak aralarını kanca şeklince birbirlerine iyice yapıştırınca erkeklikleri yan
yana geldi. İkisi de iriydiler. Onları tuttum ve hafifçe bağladım. Hayatında bir erkeklik bile içine almamış olan ben, şimdi ilk tecrübemi iki erkeklikle yapacaktım. Erkekliklerini iyice kremledim.Artık kızlığım bozulmaya hazırdı üzerlerine çıktım ve kızlığımın dudaklarını iyice araladım.
— Hazır mısınız?
“Evet” diye yanıtladılar ve ben başlarının üstüne yavaş yavaş oturmaya başladım. İki erkekliği almam gerçekten zor olacaktı.
Hafıfçe başlarını içime almıştım. Ama canım çok yanıyordu.
“Ah baba..” dedim. “Canım çok yanıyor. Ben yapamayacağım vazgeçiyorum!” Babam:
— Vazgeçme kızım! dedi. “Eninde sonunda bunu yapacaksın.
Başta acıyacak ama kadın olmanın başka yolu yok. İstersen sana yardım delim...”
Kardeşime sırtım dönüktü. O saçlarımı okşamaya başladı. Babam da göğüslerimi. Bir süre böyle devam ettik. Bu çok hoşuma gitmişti.
“Oh baba bu çok güzel. Devam et. Memelerimi okşa..”
Onlar benim bedenimi okşarken, ben de kendimi erkekliklere bastırıp içime almaya çalışıyordum. Canım müthiş yanıyordu. Bir türlü tam olarak alamıyordum.
“Yapamıyorum” diye inledim üzgünce. “Ben ne biçim bir kızım böyle. Erkeklikleri alamıyorum..”
— Yapabilirsin kızım! dedi babam. “Annen aynı anda değil iki üç erkekliği bile içine alabilecek yeteneğe sahipti. Sen o annenin kızısın. Sen de yapabilirsin.”
— Beni kendinize doğru bastırın baba, dedim. “Omuzlarımdan tutun ve bastırın. Ağlasam da bağırsam da durmayın.Kadın olmanın eşiğindeyken vazgeçemem.”
Omuzlarımdan tuttular ve bastırdılar. Sanki yırtılıyordum. Çığlıklar atıyordum. Ama dinlemiyorlardı. İyice bastırdılar ve birden iki erkekliğin tamamen içime girdiğini hissettim. Köküne kadar girmişlerdi. Birden sanki tenimden et kopuyormuş gibi bir acı duydum. Evet olmuştu.
— Zeki! Baba! dedim. “Oldu sanırım! Kızlık zarım yırtıldı!”
Çok mutluydum. Artık genç bir kadındım. Bu arada deliğim alışmış gibiydi. Hafif hafif yukarı aşağı oynamaya başladım. kadınlığımdan salgılanan sıvı bu gidip gelmeleri kolaylaştırıyordu.
Beş dakika sonra iyice alışmıştım. Zevk alıyordum artık. Adeta yukarı aşağı dans ediyordum. Babam ve kardeşim de kendilerinden geçmişlerdi. Kardeşim:
“Ah geliyorum!” diyerek boşaldı içime. Ardından da babam. Ben o erkekliklerin üzerinden kalkarken içimden beyaz sıvılarla beraber biraz da kan süzüldü ve çarşafa döküldü. Bu benim kadın olduğumun belgesiydi. Babam da kardeşim de doğrularak ipi çözdüler. Ben yatağa uzandım. İkisi de bana sıkı sıkı sarıldılar. Onlar da benim gibi ter içinde kalmışlardı! Ben
de önce Zeki’ye sarıldım. Sonra:
“Ah babacığım, çok mutluyum” diyerek babama sarıldım. O da beni öptü ve:
“Bundan sonra bizim kadınımızsın” dedi. “Kızlığını biz bozduk. Bana bundan böyle ismimle hitabet.”
Zeki beni öptü:
“Seni dünyanın en mutlu kadını yapacağız” dedi. “Bizim kadınımız değil kraliçemizsin..”
Ertesi yıl üniversiteyi bitirince ben de evimin kadını oldum. Bana gerçekten kraliçe muamelesi yaptılar. Onlardan hamile kaldım. Çocuğun hangisinin olduğunu bilmiyorum.
Bu zaten umurumda da değil. Yalnız bu iki azgın erkeğe karılık vazifelerimi yerine getirmek bazen yorucu oluyor. Her gün mutlaka sevişiyoruz. Ben yüküm hafifler düşüncesiyle kızımız
olmasını beklerken, sağlıklı ve gürbüz bir oğlumuz oldu. Anlaşılan babama ve kardeşime bir ortak daha geliyordu.
- SON -
Barış Erçağlayan'ın ilk kitabı "Bulutsuz Hayat" çıktı.
Bu kitabı ücretsiz olarak download edebilirsiniz.
Kitap, ensest aşk öyküleri içermektedir. Bu sebeple 18 yaşından küçüklere önerilmez.


Download linki:

http://hotfile.com/dl/89160143/5f8b6d7/Bulutsuz_Hayat_ensest.pdf.html

1 yorum:

ender dedi ki...

Istanbuldan evli dul sexe ac bayanlar arayin tanisalim 0539 700 17 81